Sintiya Nuriya Abdurrahman Vahid
Eski Başbakanın Eşi, Yazar-STK Başkanı
Endonezya’da kadın hakları ve söz konusu olunca akla ilk gelen isimlerden birisi Sinta Vahid. İlahiyatçı kökenli olması, İslâm’da kadının durumu ile ilgili yaptığı çalışmalar ve fikirlerini açıkça söylemesinin yanı sıra, bir cemaat lideri olan eski Cumhurbaşkanı’nın eşi olması nedeniyle de çok tanınıyordu. Bizi evinde, tekerlekli sandalyesinde kabul etti. Pembe başörtüsü, pembe ruju, sarongu ile son derece şık bir hanımefendiydi. Endonezya’da kadın hakları mücadelesinde hem dinî argümanların eleştirisinde, hem de şiddete karşı sivil toplum mücadelesinde öncü kabul edilen ve saygı duyulan isimlerden birisi. Rahatsızlığı nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olsa da çalışmalarına ara vermiyor. Sinta Vahid, vakfı aracılığı ile yürüttüğü kadına yönelik şiddeti ve kadın ticaretini önlemek amacıyla yaptığı çalışmalarda millî değerleri koruyan yaklaşımın altını çiziyor. İslâm’ın kadınla ilgili hükümlerinin yeniden yorumlanması gerektiğini söylüyor. Duvarda asılı bulunan Hollanda dönemi kıyafetleri giymiş aile resmi gözümüze takıldı ve zihnimizde soru işaretleri oluşturdu.
Kadın meseleleri ile ilgilenmeye üniversitede başladım. O dönemde kadınları ilgilendiren meseleler için atılan adımlarda aşırı dengesizlik ve âdaletsizlik olduğunu gördüm ve kadın araştırmaları ile ilgili bir mastır yaptım. Âdaletsizlik sadece gelenek ve kültürden kaynaklanan bir durum değil, kişilerin İslâm dininin ilkelerini algılama şekline de bağlı. Endonezya’da nüfusun büyük kısmı Müslüman. Bazı Müslümanlar İslâm dininin ilkelerini algılamada aşırıya kaçıyorlar.
“Endonezya’daki feminizm anlayışı Batı’dakinden farklı…”
Bana göre Endonezya’daki feminizm anlayışı Batı’dakinden çok daha farklı. Batı’daki feminizm anlayışı kadınların erkeklerle bütün alanlarda yer almaları için mücadele etmelerinden ibaret. Endonezya’daki feminizm ise kadın ve erkeklerin aynı haklara sahip olabilmesi demek. Bu da İslâm ilkelerinden, Endonezya halkının kültür ve felsefesinden dışarı çıkmamak kaydıyla gerçekleşiyor.
İlk başlarda feminizm terimini kullandığımız için halk bu hareketi kabul etmiyordu. Çünkü bu girişimi Batı ürünü olarak algılıyorlardı. Onun için her seferinde, Endonezya’daki feminizmin Batı’dakinden farklı olduğunu söylemek zorunda kalıyorum. Batı terimleri mümkün olduğu kadar kullanmamaya özen gösterdiğimizde, Endonezya halkı dediklerimizi anlayıp kabul edebilirler. Şu anda halkın çoğu feminizmi ve kadın erkek eşitliğini kabul ediyor. Yani kadınlar, erkeklerle paralel olarak her anlamda eşitler.
“Çok eşlilik âdaletle mi yapılıyor?”
Maddî anlamda olan âdalet: “Eğer kendileriyle evlendiğiniz takdirde yetimlerin haklarına riayet etmekten korkarsanız…” şeklinde yer alır. Manevî anlamda ise çok eşlilik konusunda bahsedilen ayet ise şudur: “Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane ile yetinin. Bu, âdaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.” Bu ayet-i kerimede bahsedilen âdalet iki eşi aynı derecede beğenmek ve sevmek anlamını da içeriyor. Erkekler bunları yerine getirebilir mi? Kuran-ı Kerim’de bunun cevabı olumsuzdur. Çünkü Kuran’da “Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz.” ayeti var. Ama erkeklerin çoğu ayetin devamını okumaktan kaçınıyorlar. Şu an genel olarak Endonezya halkı erkek kadın ayrımcılığı yapmıyor. Örneğin şu anda Endonezya’da kadınlar iş dünyasında önemli rol almakta. Siyaset dünyasında ve değişik sektörlerde önemli pozisyonlarla sahipler. Bu demek oluyor ki, Endonezya’da kadınlar erkeklerle aynı eğitim hakkına ve fırsatına sahipler. Bunların hepsini, kadınların erkeklerle eşit eğitim hakkına sahip olabilmeleri için mücadele eden kadın kahramanımız Kartini’ye borçluyuz. Eğitim ve çok eşlilik konusunda Kartini’nin vermiş olduğu mücadeleye erkeklerden sert tepki vardı. Çünkü bizim gelenek ve göreneklerimiz de kadının hareketleri halk tarafından devamlı olarak kısıtlanır.
“Siyaset alanında kota % 30…”
Bütün olumsuzluklara rağmen siyaset alanında kadınlara % 30 kontenjan tanınmış ama kadınlar siyasete girmeye hazır olmadıkları için henüz bu boşluğu dolduramıyorlar. Yapmış olduğumuz girişimler sonucu dinî okullardaki genç hocaları etkileyebiliriz. Çünkü yaşlı hocalar İslâm dininin ilkelerini, günümüzdeki gelişmeleri gözetmeksizin, aynen yorumluyorlar. Dinî okullara gidip orada çalışmalarımızı anlattığımızda genç hanımlardan büyük ilgi ile görüyoruz. Yapmış olduğumuz bu girişimle kayda değer gelişmeler elde ettik.
Ben, kadınların erkeklerle eşit eğitim hakkına sahip olmalarını istiyorum. Kadınlar erkeklerden daha zeki ve yaratıcılar; bunu kabul etmemiz lâzım. Kadınlar ekonomik alanlarda girişimlerde bulunabilirler, ayrıca kamu sektöründe çalışabilirler. Siyaset alanında da önemli yerlere gelebilirler.
Uzun süre Hollanda sömürgesi altında yaşadık. Doğal olarak Hollanda halkının Endonezyalı kadınların yaşamı üzerinde büyük etkisi oldu. Örneğin eskiden kadınlar evden dışarıya çıkamıyordu, okula gidemiyorlardı veya yüksek eğitim göremiyorlardı. Günümüzde kadınların sadece ev hanımı olarak görülmesi Hollanda sömürgesi zamanından kalan bir durum. Örneğin bir kuruluşta kadınlar mutfaktan sorumlu kişi, kasiyer veya sekreter olarak istihdam ediliyor. Hollanda sömürgesi sebebiyle yerleşen diğer bir durum ise, kadınlara kendilerini ifade etme şansı verilmemesidir.
Bence Endonezya’daki kadınların durumu, Batı’daki kadınların durumundan farklı. Aramızda din ve kültür farklılığı var. Batı halkının çoğu Hıristiyan, Endonezya halkı ise Müslüman. Batı kültürüyle kendi kültürümüzü karşılaştırdığımızda, bizim kültürümüzde daha fazla Doğu kültürü felsefesi hâkim.
İlk kız medresesi, Sumatra adasında bulunan Padang şehrinde, 1926 yılında yapıldı. Hollanda sömürgesi döneminde Endonezya Hinduizm dini etkisi altındaydı. Endonezya’da İslâm dini Jogyakarta’da oluşan Mataram Krallığı döneminde yayılmaya başladı.
Pancasila ne laiklikle ilgili, ne de dinsel bir şey. Ülkemizde çok sayıda dinî ve etnik grup var. Pancasila Endonezya halkının felsefesidir. ‘Pancasila’nın ilk ilkesi, Tanrının tek olduğunu belirtiyor. Bu inanç da gerçek anlamda İslâm dininde var. Endonezya’da cumhuriyetin ilânından sonra Endonezya halkı Pancasilaist olarak şekillendi. Bu nedenle diğer ülkeleri örnek almamıza gerek yok.