22.12.06 - ‘Duvarların Arkasında’nın kadın fotoğrafları.
Yeni Asya – Türkiye Bülteni
‘Duvarların Arkasında’ İslâm coğrafyasında Türkiye’yi de kapsayan 14 ülkede kadın sorunlarını araştıran bir belgesel. Üç yıla yakın bir süre hazırlıkları devam eden belgesel için üç kıt’ada çekimler yapıldı, 33 şehre gidildi, 200 kadın ile röportaj yapıldı. Belgeseli hazırlamaktaki amacınız neydi?
Müslüman kadınlar hakkında Batıda yerleşik önyargılar var. ‘Onlar ikinci sınıf dinler tarafından eziliyor, erkeğin arkasından gitmek zorundalar, çok eşlilik ve örtü baskısı altındalar’ gibi. Ortak yargı tek tip bir İslâm coğrafyası, tek tip Müslüman prototipi ve tek tip yaşam tarzı üzerinden oluşur. Batılı algısı içinde sizin Afganistan ile farkınız yoktur çoğu zaman. Bu belgesel böyle önyargılara karşı 11 Eylül sonrasında daha da önem kazanan İslâm dünyasındaki kadın meselesini içeren bir bakış ile ele almak amacıyla yola çıkılmış bir çalışmadır. Bu proje hem Türkiye’de hem de dünyada bu kadar geniş coğrafyayı kapsayan ilk proje olması açısından da önem taşır.
Neden ‘Duvarlar Arkasında’ ismini koydunuz belgesele. Bu aynı zamanda bir önyargıyı perçinlemiyor mu? Batıdaki Müslüman algısını güçlendirmiyor mu?
Biz bu ismi belgeselin çekimleri esnasında yaşadıklarımız sonucunda oluşturduk. Burada ev duvarlarının arasına hapsolan kadını değil, batının ve doğunun yargıları arasında kalan kadını ele alıyoruz. Yola çıkarken amacımız batılı önyargıların ördüğü ve kadınların görülmelerini, bilinmesini önleyen duvarlara karşı onları görünür kılmaktı.
Belgesel için yola çıkarkenki duygularınız ile bittiğindeki duygularınız arasında fark var mı? Sizi en çok neler etkiledi?
Her İslâm ülkesinin kendi tarihi, bulundukları coğrafi konumu ve kültürel çeşitliliklerine göre değişen İslâm algıları bizi çok şaşırttı. Bazı ülkelerde kendimizi zaman tüneline girmiş gibi hissettik. Endonezya’da erkeğin mal mülk edinemediği, soyun kadından devam ettiği “Minenkabau” ismindeki Müslüman toplumu görünce çok şaşırdık. Kimi ülkelerde anaerkil kültürel değerleri İslâm yorumunu etkilemiş, kimi ülkelerde de ataerkil yorumlar. İslâm coğrafyasındaki kültürel çeşitlilik, birarada yaşama kültürünün yaygın olması sürekli empoze edilen İslâm algısının tam zıddı bir görüntü oluşturuyor. Tek bir İslâm dünyasından kültürel olarak söz edilemez.
Türkiye’den giden bir Müslüman kadın olarak sizin Batılı gazetecilerden farklı gördükleriniz nelerdi?
Her şeyden önce Türkiye’den gitmek, Müslüman olmak bize pek çok kapıyı daha kolay açtı. Evlerine, özel hayatlarına daha kolay girebildik. Ama biz ne Müslümanız diye gerçekleri olduğu gibi yansıtmaktan kaçındık ne de sansasyonel olmak adına gerçekleri saptırdık.
Gittiğimiz yerlerde çoğu zaman Batılıların merceklerini küçük ve detay konular üzerine tuttuklarını, asıl olanı görmediklerini veya görmek istemediklerini fark ettik.
Umman, Yemen, Sudan, Mısır, Lübnan, Suriye, Endonezya, Malezya, Cezayir, İran, Pakistan gibi ülkelerin olduğu İslâm coğrafyasındaki kadınların ortak sorunları ve dertleri neler?
Buralarda çoğu zaman kadın sorunlarından önce yoksulluk ve savaş geliyor. Kadınların öncelikle istedikleri şey barış. Hayatta kalmak, iş bulmak, aç kalmamak vb. gibi pek çok hayatî sorunla uğraşırken kadın-erkek eşitliği bakış olarak bir çoğu için çok bir şey ifade etmiyor. Bunların ardından eğitim, şiddet, kadın karşıtı gelenekler, siyasî baskılar geliyor. Bir de bu belgesel vesilesi ile istatistiklerin toplumların gerçeğini çok da yansıtmadığını gördük.
Peki ya Türkiye’nin farkı?
Türkiye her şeyden önce seküler hukuku ile diğer İslâm ülkelerinden ayrılıyor. Bazı ülkelerde diğer konular seküler olsa da medenî kanun ve aile hukuku hep dinî olmuş. Diğer yandan kadın hareketi yeni bir hareket değil. Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış kadınlar hak talebine. Kadınların yeni durumuna uygun ilk hukuki düzenleme 1917 Aile Kararnamesi’dir. Halen bazı ülkelerde kullanılıyor.
Diğer yandan Türkiye doğunun batısında ve batının doğusunda bir köprü ülke, medeniyet ve kültür olarak diğer İslâm ülkelerinden ayrılıyor. Ve en önemli ayırım Türkiye’nin demokratik yapısı. Bu kadın meselesine de yansıyor.
(Türkiye Bülteni, Aralık 2006)