Nora Bouzida
Yazar
Nora Bouzida, yayıncı ve yazar. Bir zamanlar politika ile de ilgilenmiş. Milletvekilliği için adaylığını koymuş, fakat kazanamamış. Şu anda İslâm’a ve kadına dair bir kitap yazıyor. Cezayir gibi Batı etkisinde kalmış bir ülkede kadınların bir çok önyargı arasında kaldığını söylüyor. Bir yandan Batı’nın negatif tanımlamaları, diğer yandan Müslümanların kadınların değişimine karşı gösterdikleri reaksiyon… Nora Bouzida, bütün bunlara getirdiği dengeli yorumlarla Müslüman coğrafyada karşılaştığımız en parlak zihinlerden birisi oldu.
38 yaşındayım. Cezayirli ailelerin % 90’ı gibi sade bir aileden geliyorum. Biz çoğunlukla çiftçi kökenliyiz. Cezayirlileri çok sade ve otantik gösteren şey belki de budur. Ben bir yayıncıyım. İlk kitabımı bir ay önce yayınladım.
“Kadının özgürleşmesi sadece Batı’ya ait değil, aynı zamanda İslâm’a ait bir görüştür…”
Şimdilerde bir kitap yazıyorum. İslâm’da ve İslâm tarihinde, 21. Yüzyıl’da yaşayan Cezayirli Müslüman kadının gözünden yeniden keşfedilmesi gereken önemli kadın figürleri var. Çünkü İslâm bugün dünyada büyük bir soruyla karşı karşıyadır. Kadın sorusu İslâm’ın muhatap olduğu sorunun büyük bir kısmını oluşturuyor. Çünkü herhangi bir toplumda kadının durumu, o toplumun kültürel ve medeniyet seviyesini gösteren bir işarettir. Samimi bir Müslüman olarak, İslâm dünyasının çok otantik ama aynı zamanda modern olmasını istiyorum. Çünkü modernizmde tipik İslâmî değerler mevcut. Meselâ kadının ekonomik özgürlüğü var. Bu Hıristiyanî ya da Batılı bir fikir değil; çok tipik bir İslâmî fikirdir. İslâm kadına ekonomik özgürlük veren ilk dindi. Bu ekonomik özgürlük bütün diğer özgürlüklere giden yoldur. Bu yüzden bu meseleyi araştırdım. Peygamber hanımlarının hayatları ile ve Kuranı Kerim’de adı geçen diğer mübarek kadınlarla çok ilgilendim. Meselâ Belkıs Saba Kraliçesi. Kuranı Kerim’de eksik akılla değil; insanî ya da dünyevî meşguliyetleri yerine, Allah’a imanı ile gayet olumlu bir şekilde portre edilmiştir. Bütün bu örnekler bize İslâm dininin kadınlar için gerçek özgürlüğü tanıdığını gösteriyor.
“Müslüman kadınlar, Batılı kadınlar gibi yaşamak istemiyor…”
Ne yazık ki İslâmiyet’in zayıfladığı zamanlardan miras alınan adet ve gelenekler bugün toplumumuzda baskın durumda. Zor olan şu ki; ne zaman geleneğe karşı bir şey söylesek pek çok insan İslâm’a karşı olduğumuzu iddia ediyor. Bu kesinlikle yanlış. Meselâ kadınların eşlerini kendileri seçmeleri yeni bir şey değil. Bu İslâmiyet’in başından beri uygulanan İslâmî bir gerçektir.
Yani demek istediğimiz şey, Müslüman kadınlar Batılı kadınlar gibi yaşamak istemiyor. İslâmiyet ve Batı kültürü arasında çok büyük farklar vardır. Ama Batı kültüründe de olumlu yanlar vardır. Bu yüzden ikisini kompoze edip gayet de İslâmî bir hayat tarzı sürdürebiliriz. Bu kitabı, İslâmî değerlerinden vazgeçmek istemeyen, aynı zamanda aklı başında değilmiş gibi muamele görmek de istemeyen kadınlar için takip edilecek yeni bir yol göstermek için yazıyorum.
“Batı bize dinin kurbanıymışız gibi bakıyor…”
Sorun şu ki; bugün İslâm dünyası kadınların aleyhine ne varsa bunu uygulayan bir coğrafya olarak görülüyor. Batı dünyası bize dinimizin kurbanıymışız gibi bakıyor. Onların bu fikrini değiştirmelerini istiyorum. Çünkü bu doğru değil. Belki toplumlarımız az gelişmiş. Demokrasinin en iyi örnekleri değiliz ama İslâm yüzünden geri kalmış da değiliz. Asla!..
“İslâm modernizmdedir; modernizm İslâm’dadır…”
Cezayir’de kadınlar bu ülkeyi güçlü yapanlardır. Biz materyalist değiliz. Cezayir’e gelen pek çok yabancı; işe ya da alışverişe giden kadınlarla dolu sokakları görünce şaşırıyor. Cezayir’de kadınlar çok etkinler. Gelenekler çok baskın ama bir gün modernizme giden doğru yolu ve orada İslâm’ı bulacağız. İslâm modernizmdedir; modernizm İslâm’dadır.
“Başörtüsü dindarlığın tek göstergesi değil!”
Başörtüsü takmak veya takmamak dindarlığı mı gösteriyor? Mülâkatımızın başında bahsettiğim konu bu. İslâm dünyası, kadını ve erkeğiyle kendini arıyor; kurumlar bile. Daha dün mecliste alkol üretimi ve ithalini yasaklayan bir kanun maddesi vardı. Bazı partiler buna karşıydı. “Cezayir global dünyanın bir parçasıdır, bu yapılamaz!” diyordu.
Başörtüsü takan bir sürü arkadaşım var. Onlar çok modern kadınlar. Çalışan modern kadınlar. Başörtüsü şahsî bir şey; isteyen takar, istemeyen takmaz… Kadınları bunu örtmeye veya çıkarmaya zorlamak ne için? Bu kişisel bir tercih, işte bu kadar. Başörtüsü benim için çok önemli, çok hayati bir sorun değil. Bence başlıca sorun bu değil. Bu, bir bütün olarak medeniyetimizin problemi.
“Feminizm Batılı kadınlar için gerekliydi; Müslüman kadınlar için değil…”
Batı dünyasında feminizmin gerekli bir hareket olduğunu söylemiştim. Batı’da kadınların önceden hiçbir hakkı yoktu. Batılı kadınlara bugün verilmiş olan bütün haklar, bu feminist hareketin neticesidir.