DUVARLAR
Onları haberlerde izlemeye o kadar alışkınız ki normal ve sıradan hayatın içinde nasıl yaşıyorlar sorusunu belki de hiç sormadık. Filistin’de sıra dışı bir şekilde çatışmasız bir günün hikayesi, çatışmaların ya öncesi ya arkasında hayat… Filistin’de konuşmaya başladığınızda ilk duyduğunuz kelime CİDAR yani “DUVAR” oluyor ve kadınları anlamak için duvarla tanışmak gerekiyor!
Filistinlilerin hayatında bu kontrol noktalarının büyük önemi var. Hemen hemen her gün her dakika hastaneye okula işyerine giderken bu noktalardan geçmek zorundalar.
Burada sadece kadın sorunları üzerine yoğunlaşmak çok zor. Kudüs yakınlarında Arap bölgesinin içinde… Ama Ata Bölgesinde bir ilkokulun bile bahçesinde geçen duvarlar geçiyor.
İsrail işgalindeki Filistin topraklarını bölen duvarların 400 km’si inşa edilmiş. Duvarlar sınır tanımıyor ve inşaat halen devam ediyor! Bir evin ya da bir okulun bahçesini bölen duvarlar, Filistinlilerin hayat damarlarını kesiyor. Okullarına atılan gaz bombalarına ve mermilere alışan çocuklar bu sefer de oyun sahalarının ortasına dikilen duvarı seyrediyorlar öfkeyle.
KUTSAL ŞEHİR KUDÜS
Bugün Doğu ve Batı Kudüs şeklinde ikiye ayrılmış durumda. Doğu Kudüs’te daha çok Araplar yaşıyor, Batı Kudüs’te ise İsrailliler. Bir zamanlar Peygamberlere mesken olan bu kutsal şehrin insanları hangi dinden olurlarsa olsunlar yüzyıllarca barış içinde yaşamayı bilmişler! Kutsal mekanları korumaya alan tarihi surlar Selahaddin Eyyubi tarafından yaptırılmış ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden imar edilmiş. Bugünse şehrin kontrolü, surlara dikilen kameralar ve İsrail askerleri tarafından sağlanıyor.
Kudüs’ ün yönetimi bugün tamamen İsraillilerin elinde. Nüfusu 1 milyondan daha az, yaşam çok pahalı. Eski Şehir’ de inşaat izni verilmiyor fakat İsraillilerin komşu mahalleler adıyla inşa ettiği yerler, Yahudi yerleşimcileri almaya devam ediyor! Eski Şehirde oturan Müslümanların en büyük şikayeti, ödedikleri vergilere rağmen kendilerine en ufak bir hizmette bulunulmaması.
Eski Kudüs’te en fazla dikkatimizi çeken şey kadın satıcıların çokluğu. Filistin’in köylerinden gelen bu satıcılar geçimlerini burada sattıkları ürünlerle sağlıyorlar. Çünkü pek çoğunun kocası, oğlu mavi kartları olmadığı için ve tutuklanma tehlikesine karşı Kudüs’e girip çıkamıyor. Satıcı kadınların çoğu da buraya illegal yollarla, 2-3 saat dağlardan yürüyerek ulaşıyorlar. Ailelerinin geçimlerini tek başlarına sağlamak zorunda kalan kadınların Filistin’de diğer ülkelere göre çok farklı sorunları var.
KUDÜS’TE BİR CUMARTESİ
Kudüs’te sessiz bir cumartesi günü, tüm Kudüs sokakları boşalmış durumda. Sokaklarda sadece Müslümanlar ve Hıristiyanlar var. Çünkü Yahudiler kutsal günleri Şubatı duayla geçirecekler. Yahudileri özel giysilerini giymiş şekilde hızlıca ağlama duvarına giderken görebiliyorsunuz. Ancak duvarın çok yakınına kadınların girmesi yasak. Sokaklarda dikkatimizi çeken başka bir husus var ki o da dindar Yahudi kadınların dünden başlayarak başlarına örtü örtmeleri. Hemen hemen hepsinin başı örtülü ve bazıları ise saçlarını kazıtıp peruk takıyorlar. Çünkü Yahudi dinine göre de kadınların örtünmesi gerekiyor. Küçük kızların kıyafetlerin de bile bir kapalılık göze çarpıyor….Sokaklarda hızla duaya koşan Yahudileri görebiliyoruz. Dikkatimizi çeken şey ise kadınların kapalılıkları. …..
ARAP VE YAHUDİ MAHALLELERİ
Kudüs’te, Yahudi mahalline girildiği andan itibaren şehrin dokusu farklılaşıyor. Belediyecilik hizmetlerindeki ayrımcılık kendini en çok burada belli ediyor!… Kendinizi birdenbire başka ülkeye gelmiş gibi hissediyorsunuz….
Ortodoks Yahudilerin yaşadığı mahallelerde; “kadınlar buraya açık kıyafetlerle giremez” tabelası dikkat çekici… Buraya giriş çıkış normalde serbest fakat yabancıları hoş karşılamıyorlar! Çocuklar bile!
Burada çocukların gelen yabancılara ‘Guşe’ yani yabancı, yani düşman, kelimesiyle seslenmelerinin bir anlamı var, yabancı git ülkemden diyorlar! Burada güler yüz görmek mümkün değil. Ciddi ve gülmeyen yüzler tehlike olduğunuz duygusunu güçlendiriyor. Bu kadarı ile bize Filistinlilerin kendi topraklarda düştükleri durumu anlatmaya yetiyor.
HİZME KÖYÜ
Zeytin dalı tüm dünyada barışın sembolü, Filistin köylerindeyse bunun tam tersi! Filistin’de köyler şehirlerin hemen yanı başında, onların bir semti gibi. Köylülerin en önemli sermayesi Zeytinlikler! . Ama çoğu zaman topraklarına sahip çıkamıyor ve Zeytin toplamaları engelleniyor. Kudüs yakınlarındaki Hizme köyünde yaşayanlar, ne zeytin toplayabiliyor ne de köylerinden dışarı çıkabiliyor! Buraya adeta hapsedilmişler…
Hizme köyünde bugün, görünürde sevinçli bir gün yaşanıyor, evlerde düğün hazırlığı var. Ama düğün yapmak hiçte kolay değil! Kız tarafı işgale rağmen geleneksel merasimlerin eksiksiz olmasını istiyor! Bu durum erkek tarafını zorlasa da, ellerinden gelenin en iyisini yapmak için seferber olmuş durumdalar! Oğlan tarafı akşam yapılacak düğün için hazırlıklarını sürdürüyor. Akşam için tatlılar pilavlar pişiriliyor. Düğün hazırlıkları içinde erkeklerle kadınlar birlikte çalışıyorlar.
Hizme köyünün yaşlıları, gençlerin parasızlık nedeniyle evlenemediğini söylüyor. Su almak, tüp almak, elektriği ödemek için bile para yokken evlilik için gerekli en az 5 bin dinarın nasıl bulunabileceğini soruyorlar. Hayat her şeye rağmen devam ediyor, özellikle de kadınların büyük özverisi ile.
RAMALLAH
Ramallah, Filistin devletinin başkenti ve aslında yönetildiği yer. Filistin’ in en önemli şehirlerinden birisi. Ancak diğer Filistin şehirlerinde olduğu gibi Ramallah’ a da giriş çıkışlar İsrail’ in iznine bağlı. Kontrol noktaları ve kartları olanların girip çıkabildiği bir yer aslında Ramallah. Duvarların arasına sıkışmış bir açık hava hapishanesi diyebiliriz aslında Filistin bütün şehirlerine. Burada hayatı etkileyen en fazla şeyin kontrol noktaları olduğunu görüyoruz. Ancak bir fark da var. Kudüs’ ten Ramallah’ a geçtiğimizde Kudüs’ ten Arapların yaşadığı bölgelere geçtiğinizde sokaklarda ve yaşam tarzında farklılıklar kendini gösteriyor.
AMARİ MÜLTECİ KAMPI
Filistin’ de mülteci kampları Filistin nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı yerler. Ve kadın sorunlarının trajedilerinin asıl haliyle görebildiğimiz yerler. Bu kamplarda hangi kapıyı çalsanız bir erkeğin bir kadının trajedisiyle karşılaşıyorsunuz..
Bu kampın içinde o kadar çok kadın hikayesi var ki. Ve burada kadın sorunlarını, kadın erkek eşitliği kadınların güçlenmesi perspektifinden asla yorumlayamıyorsunuz. Burada başka bir açıdan kadın sorunlarına bakmak zorundasınız. Aslında sadece kadın sorunlarına değil insan haklarına bakmak zorundasınız.
KADIN SORUNLARI
Filistin’ de kadın sorunlarının başlıklarını bulmak çok zor değil. Siyasete katılım oranı %12. kadınların eğitimi özellikle üniversiteye giriş oranları erkeklerden daha yüksek ancak ekonomik sorunlar nedeniyle işsizlik oranı yüksek.
Medeni hukuk ise üç ayrı ülkenin birbirinden çok farklı hukuk sitemine bağlı. İşsizlik, ekonomik sorunları ve ruh sağlıklarını korumak… Bu konuda çalışmalar yapan pek çok sivil toplum örgütü işgal gündemi ve kadın sorunları gündemini paralel götürmeye çalışıyorlar.
Filistin Arap ülkeleri içinde kadınların ayırımcılık görmeden toplum içinde yer alabildikleri, seslerini en fazla duyurabildikleri ülke. Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının önünde tek engel var, o da işgal koşulları.