Kevser Ahmed Said
Milletvekili
Kevser Ahmed Said’le tanışmak bizim için çok önemliydi. Çünkü o, uluslararası haberlerin gündeminden hiç düşmeyen Darfur’u temsil ediyordu. BM’nin ifadelerine göre Darfur’da son yüzyılın en büyük insanî krizi yaşanıyordu. Sudan’da yıllardır süren; biraz din, biraz ırk savaşı olarak nitelendirilen iç savaşta çok farklı şeyler oluyordu. Fakat yetkililer, güvenlik nedeniyle ya da başka nedenlerle Darfur’a gitmemize izin vermediler. Aslında dünyaya devletle kavgalı olarak yansıysan bir bölgeden, Darfur’dan, bir milletvekilini mecliste görmek de çok şaşırtıcıydı. Darfur krizi nedeniyle 2 milyona yakın mülteci, Hortum yakınlarında BM mülteci kamplarında yaşıyordu.
Bismillahirrahmanirrahim… Selâm, Emin olan Hz. Muhammed’in üzerine olsun. Türklere hoş geldiniz diyoruz. Müslüman kadınına verdiğiniz değerden dolayı Allah Celle hayırlarınızı artırsın.
Ben güney Darfur’dan, 277 nolu bölgeden milletvekili oldum. Şu anda da milletvekiliyim. Mecliste İletişim, Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanıyım. Benim durumum Sudanlı kadın için önemli bir kazanımdır.
Bana göre siyaset yapmak dinî bir emirdir. Allah Celle Ayet-i Kerimesinde “Mümin erkek ve kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcılarıdır. Birbirlerine iyiliği emreder, birbirlerini kötülükten men ederler.” der. Ben de aramızda iyiliği emredip kötülüğü nehyederken; yani devlet, toplum derken siyasete girmek durumunda kaldım.
Siyaset yapmaya lise sıralarında başladım. Üniversitede İslâmcıydım. O zamanlar çeşitli sosyal dernekler, toplumda iyiliği emredip kötülükten nehyeden faaliyetler de bulunuyorlardı. Müslüman Kızlar Derneği , Nahda Hareketi ve Cephe Hareketinin kadın kolları vardı. Bizler kendimizi oralarda geliştirdik.
İletişim fakültesinde gazetecilik okudum. Mastırımı gazetecilik ve medya üzerine yaptım. Uluslararası ilişkiler ve siyaset bilim üzerine yüksek diploma tezimi hazırladım.
Anayasamız bize, hem yerel yönetimlere hem de meclise girme hakkı veriyor. Bizim yasalarımız seçimlerde kadınlara özel kontenjanlar ayırır.
Hamdolsun seçimlerde başarılı oldum. Parlamentoya Ulusal Kongre Partisi Milletvekili olarak girdim. Milletvekili olduğunuzda doğal olarak, sadece kendi bölgenizin değil bütün Sudan’ın sorunlarını sırtınızda hissediyorsunuz.
Parlamentoda başkan ve yardımcıları vardır. Ekonomi, eğitim, sağlık ve kadın konularında çalışan 16 tane icra komisyonumuz bulunmaktadır. Burada kadınlarımız komisyon başkanlığı ve bakanlık yapıyor. Ben medyaya ilişkin yasama işlemlerini ve uygulamalarını takip ediyorum. Bu alandaki başarılarımı, sadece şahsıma ait değil, bağımsızlıktan bu yana verdiğimiz uzun mücadelede var olan bütün Sudanlı kadınlara ait olarak görüyorum.
“Örf ve adetler İslâm’ın kadına verdiği hakları gasbetmiştir…”
İslâm sayesinde kadın özgürlüğüne kavuşmuştur. Ancak örf ve âdetler, İslâm’ın kadına verdiği hakları gasbetmiştir. Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde kadının önünde duran en büyük engel, cehalet ve eğitimsizliktir. Sömürge döneminden önce sadece dinî eğitim almak mümkündü. Kadınların çok yönlü eğitim alması 1907 yılından sonra olmuştur.
Örf ve adetlerimiz de bizim için önemli bir engeldir. Geleneksel anlayışa göre kadının evde oturması gerekmektedir. Esas vazifesi çocuk eğitimi olmalıdır. Ama hamd olsun biz Sudanlı kadınlar, az sayıda da olsak, mücadelenin içinde her zaman yer aldık, erkeklerin yanında özgürlük mücadelesine katıldık. Mücadelemiz sayesinde 1953 yılında ilk defa bir kadın; anayasayı hazırlama komisyonuna, 1964 yılında, yani askerî yönetim döneminde ise kurucu meclise girdi.
Sudan’da kadın seçmen sayısı erkeklerden daha fazladır. Kadınlar erkeklere göre daha yoğun bir şekilde seçimlere katılır. Ancak yine de siyasette ve kadınlar üzerinde egemen olan erkektir. Bu yüzden kota sistemini uyguluyoruz. Parlamentoda kadın kota oranı % 35’tir. Kadınlar kardeşlik bağı üzerinden birbirleri ile dayanışma oluşturmak ve kadın adayları desteklemek zorundadırlar. Bu gerçeklik kadının özgürleşmesi ile sağlanır.
Toplumda kadın bilincinin oluşması gerekmektedir. Sivil toplum örgütleri, kadın dernekleri, parlamento ve diğer kuruluşlar hep birlikte toplumun daha fazla bilinçlenmesi için gayret ediyor.
“Darfur’da savaşa dış güçler sebep oldu…”
Milletvekili olarak Darfur bölgesini temsil ettiğimi söylemiştim. Alemlerin Rabbine hamd olsun ki sizler, tarihî ve kültürel bağları olan kardeşlerimiz olarak, Türkiye’den buraya geldiniz. Darfur bölgesi şu anda güvenli bir yerdir. Darfur nüfusunun tamamı Müslüman’dır. Halkın çoğunluğu Kur’an’ı ezberlemiş insanlardır.
Savaş buraya dış güçler tarafından gelmiştir. Darfur, ekonomik sorunları olan bir bölgedir. Kalkınmaya ihtiyacı vardır. Darfur’da yaşayanlar savaş haricinde hiç bir zaman silah taşımamıştır. Yaşadığımız savaşın ardında gizli güçler vardı. Siyonizm’in başka ülkeleri parçalamak için ne planlar yaptığını sizler de çok iyi bilirsiniz. Burada da aynı şey olmuştur.
Savaşta en büyük zararı kadın ve çocuklar görmüştür. Bugün bile savaş kampları kadınlarla doludur. Darfur, savaştan önce güzel ve zengin bir bölgeydi. Meyveleri, sebzeleri, zengin tatlı su kaynakları olan güzel bir bölge olarak tanınıyordu. Oysa şimdi Darfurlular kendi bölgelerini terk ettiler ve mülteci olarak yaşıyorlar.
Şu anda durum iyiye gitmekte. Hükümet isyancı kardeşlerle görüşmeler yapıyor ve ateşkes ilân edildi.
Libya’da Darfurlu silahlı isyancılarla yapılan barış görüşmelerine ben de katıldım. Darfurda iki silahlı gurup var: Sudan Kurtuluş Hareketi ve Allon Eşitlik Hareketi. Biz, hükümet adına katılmıştık bu görüşmelere. Başka partilerden de temsilciler vardı. Biz görüşmelere katılan Darfurlu kadınlar olarak görüş birliğine vardık. Hepimiz savaşı ve bütün katliamları kınadık. Barışın ve istikrarın sağlanması konusunda aynı tavrı sergiledik. Görüşmeler on bir gün devam etti. Görüşme sürecinde erkekler aralarında asla uzlaşma sağlayamadılar ama kadınlar ortak bir noktada birleşmeyi başardılar.