Dr. Şeyha Salim Al-Musallami
Sultan Kâbus Üniversitesi Aile Sosyolojisi Bölümü Öğretim Üyesi
UMMANLI KADINDAN İSTENEN, KALKINMA HAREKETİNDE ELDE ETTİĞİ FIRSATI DEĞERLENDİRMESİDİR.
Sultan Kâbus Üniversitesi, Umman’ın ilk üniversitesidir. Ülkede 2001 yılından sonra kurulmuş iki özel üniversite daha var. Ancak bu üniversitelerin en büyüğü Sultan’ın emriyle açılan Sultan Kâbus Üniversitesi’dir. Üniversite tıp, mühendislik, fen ve sanat fakültelerini kapsıyor. Ülkenin her tarafından gelmiş birçok öğrenci burada bursla okuyor. Başarılı olanları ise, yine bursla yurtdışına gönderiliyorlar. Mezunlar diplomalarını her sene Sultan’dan alıyorlar. Sultan Kâbus Üniversitesinin, siyah abiyeli kızlar ve beyaz giysili erkeklerin adeta blok oluşturdukları bir görünümü vardı. Bu üniversite; kızlarının değişik renkteki giysileri, renkli başörtüleri ve makyajları ile farklılığını ortaya koyuyordu. Üniversitedeki yabancı öğretim üyeleri (Amerikan, İngiliz…) nin çokluğu da dikkat çekiyordu. Fakültelerde kızlar ve erkekler için ayrı girişler vardı. Kâbus Üniversitesi Edebiyat Bölümü öğretim üyelerinden olan Şeyha Salim Sultan, üniversitedeki ofisinde erkek veya kız öğrencileri ile rahat bir diyalog içinde olduğu izlenimi uyandırıyordu. Şeyha Salim bize Ummanlı kadının eğitim tarihini anlattı.
Umman’da kadın, Sultan Kâbus’un 1970’te başlattığı diriliş sayesinde özel ilgi gördü. O tarihten itibaren kadının eğitim, ekonomi alanındaki ve sosyal alandaki seviyesi yükseltilmiştir.
70’li yıllardan önce okullarda sadece erkeklere eğitim verilmekteydi. 1970’ten önce kız öğrencilerin eğitimi Kur’an-ı Kerim ve çok az da yazı öğrenme ile sınırlıydı.
1970-1971 eğitim yılında ülkemizde kadınlar için üç okul açıldı. Ummanlı kadın da böylece eğitim alanına girmiş oldu.
Umman, eğitim konusunda geçen otuz dört yıl içerisinde çok büyük mesafe kat etti. Şu an Ummanlı kadın ilkokul, lise ve üniversitede erkeklerle aynı haklara sahiptir.
2001-2002 istatistiklerine göre, kadının eğitimdeki genel payı yüzde 48’dir. Üniversiteye gelince bu oran yüzde 50’ye çıkmaktadır. Yani okullarda erkek ve kız öğrencilerin sayısı eşittir. Mastır ve doktora eğitiminde de kızların sayısı epey fazladır.
“Kadınlar en fazla eğitim alanında çalışmak istiyorlar…”
Kadınlar eğitimlerini tamamladıktan sonra en fazla ilgi gösterdikleri alan eğitim hizmeti alanıdır. Sivil Hizmetler Bakanlığının 2001-2002 yılı kayıtlarına göre çalışan kadınların yüzde 69.50’si eğitim alanında çalışıyor. Bunu sağlık sektörü, sekreterlik ve diğer meslekler takip ediyor. Kadın özel sektörde de çalışmaktadır. Çünkü 1970’teki kalkınma hareketinden sonra bu alanda da önemli ölçüde destek görmektedir.
Kadınlarımız birçok alanda olduğu gibi üniversitelerde de çalışmaya başladı. Ummanlı kadın benim çalıştığım edebiyat fakültesinde, sosyal bilimlerde, Arapça, tarih, bilgisayar, matematik ve diğer bütün modern alanlarda erkeklerle beraber varlığını göstermektedir.
“Kadınların eğitim oranının artması, hayatın her alanında paylaşımı artırmıştır.”
Ummanlı kadından beklenen şey, kalkınma hareketi ile elde ettiği fırsatları değerlendirmesidir.
Eskiye oranla insanların bakış açısında büyük değişmeler var. Bütün istatistikler, ebeveynlerin kız çocuklarının eğitimine önem verdiklerini gösteriyor. Bugün üniversite öğrencilerinin yüzde 50’si kızlardan oluşmaktadır. 1970’ten önce kadınların okuduğu bir okul yoktu ama bugün üniversiteden mezun olan çok sayıda kadın var. Yani aradaki fark çok büyük.
“Ummanlı aile yapısı geleneksellikten modernizme doğru ilerlemektedir.”
Çağdaş Umman ailesinin yeni özellikleri var. Bu özellikler 1970 öncesindeki geleneksel ailenin taşıdığı özelliklerden çok farklı. Geleneksel aile, büyük aileydi. Dede nine, anne baba ve çocuklar aynı çatı altında yaşıyordu. İlişkileri güçlüydü. Ortak çıkarları paylaşırlardı. Her biri bu büyük aile için çalışırdı. Ancak modern dönemde eğitimin yaygınlaşmasıyla birlikte ve başka kültürlerin etkisiyle Umman ailesi değişti. Bu değişim büyük kentlerde daha bariz görülüyor. Nitekim Umman ailesi “büyük aile”den “çekirdek aile” ye dönüştü. Ayrı evlerde oturmaya başladılar. Ancak ilişkiler kendini korudu, büyüklerle ilişki devam etti. Kısacası, aile yapısında çok büyük bir değişimin olduğunu söyleyemeyiz. Bugün taşrada hâlâ büyük aileler devamlılığını korur, örf ve adetlerini sürdürürler. Ancak orada da kadın toplumda önemli konumdadır.
“Ummanlı aileler muhafazakârdır…”
Ummanlı aileler İslâm dinine bağlıdır. Geleneklerine, kültürüne ve dinî değerlerine bağlıdır. Ummanlı ailelere göre ailenin ilk görevi çocukların eğitimidir. Dolayısıyla dışarıdan gelen farklı kültürler bu muhafazâkar aileyi fazla etkilemez. Çünkü Ummanlı aileler çocuklarına asaletli olmayı ve değerlerine bağlı kalmayı öğretir.
“Başörtüsü, kadının toplumdaki rolünü sınırlandırmaz…”
Ummanlı kadın öncelikle Müslüman kadındır. Örtünmek onun için örf ve gelenek olmaktan önce dinî bir görevdir.
Başörtüsü, kadının toplumsal görevlerini yerine getirmesinde engel değildir. Aksine tesettür onu saygın kılar ve onun vakarlı olmasını sağlar. Ona birçok alanda hareket özgürlüğü verir. Başörtüsü, kadının toplumdaki rolünü sınırlandırmaz, onu toplumdan soyutlamaz. Başörtüsü, Ummanlı kadının kendine güvenini kazandırmıştır. Hayatın bütün alanlarında varlığını ispat ettirmiş ve kendi ayakları üzerine durmasını sağlamıştır.